Son dönemde bölgedeki tansiyonun artmasıyla birlikte, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, tarihi bir zirve için Abu Dabi’de bir araya geldi. Bu önemli toplantı, iki ülke arasında yaşanan gerilimlerin ardından barış sürecine yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Uluslararası toplumun dikkatini çeken bu zirve, Orta Asya ve Kafkaslar'daki jeopolitik dengelerin yeniden şekillendiği bir dönemde gerçekleşmesi nedeniyle büyük önem taşıyor.
Aliyev ve Paşinyan arasındaki bu zirve, daha önceki görüşmelerin devamı niteliğinde olup, iki liderin de kararlılığını ortaya koydu. Abu Dabi'deki toplantıda, bölgedeki güvenlik sorunları, sınır anlaşmazlıkları ve ekonomik işbirlikleri gibi konular masaya yatırıldı. Zirvede, her iki tarafın da barış arayışında istekli olduğu, karşılıklı güven artırıcı adımların atılmasına yönelik taahhütlerde bulunuldu. Aliyev, “Hepimiz için barış ve istikrar hayati öneme sahip. Bu nedenle, kalıcı bir uzlaşma sağlamak amacıyla burada buluştuk,” dedi. Paşinyan ise, “Barış sürecinde ilerleme kaydetmek için birlikte çalışmalıyız. Her iki ülkenin de kalkınmasına katkı sağlayacak bir anlayış geliştirmeliyiz,” diye ekledi.
Bu zirve, sadece iki ülke arasındaki ilişkiler açısından değil, aynı zamanda bölgesel istikrar açısından da kritik bir öneme sahip. Körfez ülkeleri, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bu toplantıya verdiği destek, Orta Doğu’da barışın sağlanması yönündeki çabaların artarak devam edeceğinin bir göstergesi. BAE'nin iki ülke arasındaki uzlaşmayı teşvik etme isteği, kendi ulusal çıkarlarıyla da doğrudan ilişkilidir. Fakat bu görüşme, uluslararası aktörlerin olan katılımı olmadan tamamlanmış değildir. Özellikle Türkiye gibi komşu ülkelerin rolü, bölgedeki dinamikleri etkileyen kritik bir faktördür. Bu bağlamda, Türkiye’nin bu zirveye verdiği destek, hem Azerbaycan hem de Ermenistan için önemli bir güvence oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, Aliyev ve Paşinyan’ın Abu Dabi’de gerçekleştirdiği bu zirve, barış süreçlerinin hızlanmasının temel bir adımı olarak öne çıkıyor. Her iki liderin de diyalog ve işbirliği konusundaki kararlılığı, bölgedeki geleceği şekillendirecek olan en önemli unsurlardan biri olacaktır. Tüm bu gelişmeler, Türkiye ve diğer komşu ülkeler tarafından da büyük bir dikkatle takip edilmektedir. Gelecek dönemde, bu görüşmelerin ne şekilde neticeleneceği merakla bekleniyor. Uzun vadede iki ülke arasındaki ilişkilerin olumlu yönde ilerlemesi, sadece bölgenin değil, dünya genelinin de barışına katkıda bulunacak nitelikte olacak.