Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gazze'deki sağlık durumu hakkında endişelerini dile getirerek, bu bölgedeki hastanelerin acil korunmasına yönelik uluslararası bir çağrıda bulundu. Süregeldi ve derinleşen çatışmalar, sağlık hizmetlerinin sunumunu derinden etkileyerek, bölgedeki hastane ve sağlık merkezlerini ciddi bir tehdit altında bırakmıştır. DSÖ, her ne olursa olsun sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve hastaların hayatlarının korunması gerektiğine vurgu yaparak, ulusal ve uluslararası toplumu daha fazla destek ve yardıma yönlendirmektedir.
Gazze şeridi, son yıllarda artan çatışmalar, ekonomik baskılar ve insani krizler ile karşı karşıya. Son dönemde yaşanan olaylar, sağlık sisteminin çöküşünü hızlandırmış ve hastanelerin ihtiyaç duyduğu temel malzeme ve ekipmanları temin etmekte zorluk çekmesine neden olmuştur. DSÖ'ye göre, bölgede bulunan hastanelerin yüzde 50'si saldırı altında ve acil müdahale gerektiren durumlardadır. Hastanelerdeki yetersizlik, yüzlerce hastanın tedavi sürecini tehlikeye atarken, ameliyat bekleyen hastaların sayısı da giderek artmaktadır.
Hastaneler, çatışmalar nedeniyle sık sık hava saldırılarına ve saldırılara maruz kalmaktadır. Bunun yanında, Gazze'deki sağlık çalışanları da büyük bir psikolojik baskı altındadır. Hem kendi güvenliklerini hem de hastaları koruma çabası içinde bulunan sağlık personelinin moral ve motivasyonu düşmekte, bu durum da sağlık hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkilemektedir. DSÖ, bunu engellemek için bölgeye acil yardım gönderilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
DSÖ, hükümetleri ve uluslararası toplumları Gazze'deki sağlık sistemine yönelik saldırılara karşı durmaya ve acil koruma sağlamaya çağırıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün Başkanı Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Sağlık tesisleri, savaş alanlarının dışında bile korunmalıdır. Her bireyin sağlık hizmetine erişim hakkı vardır, bu hak hiçbir koşulda göz ardı edilmemelidir" sözleriyle insan sağlığının önceliği üzerine vurgu yapmıştır.
DSÖ'nün bu çağrısı, sadece Gazze'deki hastaneler için değil, dünya genelindeki tüm sağlık sistemleri için bir örnek teşkil etmektedir. Sağlık kuruluşları, zor zamanlarda bile hizmet vermekle yükümlüdür. Ancak, bu yükümlülük uluslararası toplumun desteği olmadan sürdürülebilir değildir. DSÖ'nün Gazze'deki hastaneler için yaptığı acil koruma çağrısı, aynı zamanda tüm dünyaya da sesleniyor: İnsanların hayatları, ulusal ve uluslararası politikaların gerisinde kalmamalıdır.
Bu doğrultuda, uluslararası finansal ve insani kuruluşların Gazze'ye hızlı bir şekilde yardım göndermesi ve sağlık altyapısının yeniden inşası için çalışmalara başlanması gerekmektedir. Ayrıca, bölgedeki durumu daha iyi anlamak ve etkili çözümler üretmek için yerel sağlık otoriteleriyle iş birliği yapılmalı, uluslararası yardım organizasyonları da desteklenmelidir.
Gazze'deki sağlık sisteminin sürdürülebilirliği adına atılacak her adım, yerel halkın yaşam kalitesini artıracak ve insani krizin derinleşmesini engelleyecektir. DSÖ'nün çağrısı da bu bağlamda son derece kritik bir öneme sahiptir. Dünya genelinde sağlık sistemlerinin ne denli dayanıklı olduğunu ve insan hayatının ne kadar değerli olduğunu unutmadan, Gazze özelinde olanlar da dahil olmak üzere, insan hayatını tehdit eden her türlü duruma karşı dayanışma içinde olmak gerekiyor.
Sağlığın, insanlığın geleceği adına kritik bir kavram olduğu göz önünde bulundurulduğunda, DSÖ’nün yaptığı çağrının yalnızca bir acil durum bildirisinden ibaret olmadığını, aynı zamanda uluslararası toplumun ortak sorumluluğunu hatırlatmak adına kritik bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Gazze halkı için sağlık hizmetlerine erişim ve hastanelerin korunması hususunda, dünya genelindeki herkesin elini taşın altına sokması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, insanlık onuruna sahip çıkabilir ve Gazze'deki sağlık krizini aşmak için somut adımlar atılabilir.
Sonuç olarak, DSÖ'nün Gazze'deki hastaneler için yaptığı acil koruma çağrısı, yalnızca bölgedeki sağlık çalışanları, hastalar ve aileleri için değil, tüm dünya için önemli bir mesaj taşımaktadır. Sağlık sistemine yönelik saldırılara karşı birlik olmanın ve insan hayatının değerini her şeyin önünde tutmanın zamanı gelmiştir.