Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvuru sayıları, bu yıl beklenmedik bir şekilde düştü. Öğrenci teslim tarihlerinin sona ermesine rağmen, önceki yıllara göre belirgin bir azalma gözlemlendi. Eğitim sisteminin dinamikleri, toplumdaki değişimler ve gençlerin gelecek hedefleri gibi pek çok faktör, bu durumu etkileyen unsurların başında geliyor. Peki, YKS başvurularındaki bu düşüşün sebepleri neler? Gelin, bu konuya daha yakından bakalım.
Öncelikle, YKS başvuru sayılarındaki düşüşün arkasındaki en önemli nedenlerden biri; lise mezunu gençlerin sayısındaki azalmadır. Türkiye'de son yıllarda doğum oranlarının düşmesi ve genç nüfusun etkili bir şekilde üniversite yoluna yönlendirilmemesi, doğrudan YKS başvurularını etkilemiştir. Eğitim alanında yapılan reformlar ve okulların kapanmaları gibi dış etkenler de, öğrencilerin üniversite tercihlerine ciddi şekilde yönelik kısıtlamalar getirmiştir.
Bunun yanı sıra, gençlerin üniversiteye yönelik azalan istekleri de dikkat çekiyor. Artık daha fazla genç, üniversite eğitiminin yanı sıra mesleki eğitim ve iş hayatına atılmayı tercih ediyor. Bu durum, YKS başvurularındaki düşüşü bir başka açıdan açıklıyor. Geçtiğimiz yıllarda, birçok genç, iş yaşamına daha erken atılma fırsatı bulmayı ve pratiğe dayalı eğitimleri tercih etmekte daha ısrarcı davranıyor. Bu bağlamda, üniversiteye geçiş sisteminin karmaşıklığı ve belirsizlikleri, özellikle tercih yapacak olan öğrencileri tedirgin eden unsurlar arasında yer alıyor.
YKS başvurularındaki düşüşün diğer bir boyutu ise, psikolojik ve sosyal faktörlerden kaynaklanıyor. Gençler arasında artan kaygı düzeyleri, sınav baskısı ve belirsiz gelecek kaygıları, kariyer hedeflemleri üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Pandemi sürecinin getirdiği olumsuz ruh hali ve sosyal etkileşim eksiklikleri, birçok gencin motivasyon kaybı yaşamasına neden oldu. Yükseköğretim tercihleri, bir tür başarı takvimi olarak algılanmakla kalmayıp, gelecekteki kariyer hedeflerinin de belirleyicisi haline gelmiştir. Bu noktada, psikolojik destek ve rehberliğin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Ayrıca, sosyal medyanın rolleri da göz ardı edilmemeli. Gençler, sosyal medyada gördükleri içerikler ve arkadaş çevreleri aracılığıyla, üniversiteye dair oluşan algılardan etkileniyor. Tercih edilen bölüm ve üniversitenin prestiji, çoğunlukla sosyal çevrelerin etkisiyle şekilleniyor. Özellikle, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar ve olumlu olumsuz yorumlar, gençlerin tercihlerini belirlemekte kritik bir etken haline geldi. Bazı gençler, çevrelerinden aldıkları olumsuz geri dönüşler ve eleştiriler sebebiyle sınav başvurusunda bulunmaktan dahi kaçınabiliyorlar.
Son olarak, üniversitelerin başarı oranları ve mezuniyet sonrası iş bulma imkanlarının da düşüş yaşadığı bir dönemde, kaygıların artması ve gençlerin isteksizliği daha da belirgin hale geldi. İş bulmanın zorluğu, mezunların iş hayatında karşılaştığı zorluklar ve üniversite mezunu olmanın getirdiği yükümlülükler, potansiyel adayları YKS başvurularından vazgeçirme sebebi haline gelmiş durumda.
Tüm bu faktörler, YKS başvuru sayılarındaki düşüşü etkileyen temel unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Eğitim uzmanları, bu sorunlara çözüm getirmek adına sosyal projeler üretmekte ve gençlerin motivasyonlarını artırmalarına katkı sağlamak için çeşitli çözüm önerileri geliştirmekte. Eğer bu konular üzerinde ciddi bir şekilde durulmazsa, YKS başvurularında daha fazla düşüş yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç olarak, YKS başvurularının neden düştüğü sorusunun birden fazla cevabı bulunmaktadır. Eğitim sisteminin mevcut durumu, gençler üzerindeki baskılar ve ekonomik koşullar, başvuru sayılarının azalma nedenleri arasında yer alıyor. Eğitimcilerin, ailelerin ve öğrencilerin bu süreçte daha fazla iletişim kurmaları ve destek olmaları, gelecekteki başarı oranlarının artırılması açısından büyük öneme sahiptir.